Ana Sayfa / Genel / En Mutlu Olduğunuz An -1

En Mutlu Olduğunuz An -1

En Mutlu An

 

 

 

 

 

 

 

  • Doğum Anı

Eşiniz doğum yapmak üzere ve siz heyecanla o günün gelmesini bekliyorsunuz. Koşturmacalar, ailenin yeni üyesi için en detaylı hazırlıklar yapılıyor. Aileniz, dostlarınız da sizinle birlikte heyecan içinde bekliyor. Doktorunuzun belirlediği doğum takvimi ilerliyor ve günler dolmak üzere. O son sinyal için alarm halindesiniz. Her an hastaneye mutlu bir telaşla koşturabilirsiniz. Nihayet belki de hiç beklemediğiniz bir anda eşiniz yüreğinizi hop diye kaldırabilir. Hastaneye gidersiniz, her şey kontrolünüz altında gibidir ancak bisiklet sürmeyi yeni öğrenen bir çocuk gibi titreyen dizlerinizi durduramazsınız. En mutlu olduğunuz an bu anlardır.

 

Aradan geçen zaman sonunda eşiniz sağlıklı bir şekilde doğum odasından çıkar ve dinlenmek üzere odasına götürülür. Mutlu haberi duyuran hemşireyi orada bırakıp, hemen eşinizin yanına koşarsınız. Elini tutup, gözlerine bakar ve onu ne kadar sevdiğinizi bir kez daha söylersiniz. Alnına kondurduğunuz ufak bir öpücükten sonra kapı hafifçe aralanır. Ailenizin tamamlayıcı en muhteşem üyesi eller üstünde, dünyaya adım atmış olmanın getirdiği o tatlı rehavetle uyumaktadır. Gözlerinizi ondan alamazsınız. Bu güne kadar bildiğiniz bütün güzel duygulardan daha güçlüdür hisettiğiniz. Borçlarınızı, kredi kartlarınızı, iş stresinizi, yeni aldığınız halde ha bire sorun çıkartan o, son model akıllı telefonunuzu… Her şeyi unutursunuz ve bir kez daha âşık olursunuz. Bu muhteşem varlığa… Bebeğinize…

  • Çocuk Büyüyor

Günler, aylar, yıllar birbirini kovalar. O minik bebek büyümeye başlamıştır. Tek bir hece söyleyemezken zamanında, artık gayet akıcı konuşmaya, hatta yeri geldiğinde sizinle tartışmaya başlamıştır. Dersleri, arkadaşları, sizi mutlu eden ve kimi zaman da çileden çıkartan davranışlarıyla liseyi bitirir. Mezuniyet gecesi çatar gelir. İşte AVM kapılarının sonuna kadar size açıldığı an! Mağazaları gezerken aklınızda ki “neler istiyordu?” sorularını düşünürsünüz kızınızı mutlu etmek için. Kıyafet alışverişi nihayet bittiğinde, geriye kalan bir miktar bütçenin varlığıyla sevinirsiniz. Derken sevinciniz, gözünüzün önüne uzatılan telefon ekranında ki görüntüyle biter. Eşiniz, daha önce internet sitelerini gezerken görüp, çok beğendiği bir pırlanta kolyeyi size gösterir. Tam anlamamış, hatta ilk defa pırlantanın varlığını keşfetmişçesine ekrana bakarsınız. Hem eşinizi kırmak istemiyor, hem kızınıza bir mezuniyet ödülü almak istiyor, hem de bütçenizi olabildiğince tasarruflu kullanarak kaliteli bir mücevher almak istiyorsunuzdur.  Bu yüzden cevabınız “bir araştıralım. Neden olmasın?” şeklinde gelecektir muhtemelen.

Ertesi gün iş yerinde internet başına geçerek Google arama sonuçlarında pırlanta ile ilgili aramalara başlarsınız. Beğendiğiniz modelleri ve fiyatlarını birer birer not edersiniz. Pırlanta alırken kandırılmamak için 4C kurallarından tutunda artık temizliği bakımı ve nereden gelip, ne olduğuna kadar her şeyi öğrenmeye çalışırken kendinizi bir bilgi salatası içinde boğulurken bulursunuz. Akşam olmak üzeredir. Bir an “neyse bu gün bitti, artık yarın bakarım” derken, iç sesiniz size uyarı verir, size “Olmaz, yarın mezuniyet balosu var!” der. Bir anda aynı cümle sesli olarak dudaklarınızdan dökülür, gözleriniz büyür ve kapattığınız sekmeleri tekrar açıp, gezdiğiniz sitelere bir daha bakarsınız. Nihayet en çok “bu olabilir” dediğiniz kolyeyi seçer, kredi kartınızla işleminizi tamamlayarak, ertesi gün elinizde olacak şekilde pırlanta kolyenizi satın alırsınız.

  • Mezuniyet Günü

Sonunda zaman gelmiştir! Bu önemli gününde yanında olmak için iş yerinizden izin almışsınızdır. Mezuniyete beş kala, kızınız saçlarında, ne işe yaradığını tam çözemediğiniz tuhaf objelerle evin içinde oradan oraya koşturmaktadır. Bu sırada da annesine, yerlerini bildiği ama unuttuğundan korktuğu için emin olamadığı bütün her şeyin, ha bire nerede olduğunu sormaktadır. Makyajını bir yandan yaparken, hala saçının istediği gibi olmadığını söyleyerek, Tibet rahiplerine sabır testi olacak nitelikte davranışlarıyla sabrınızı ölçmektedir.

Kızınız odasından çıkar ve eşinizle ona bakarsınız. İlk doğum anı aklınıza gelir. O küçük meleğin yumuk elleriyle yüzünüzü keşfettiği anlar… Parkta size doğru koşarken, dengesini kaybedip, düşecekken, bir süper kahraman gibi atılıp, onu tuttuğunuz anlar. Daha sonra nasıl olsa onu tutacağınızı bilerek, size duyduğu güvenle, bunu bir oyun haline getirip, kendini sürekli yere atmaları… Beraber ödev yapmalarınız. Hasta olduğunu söyleyip, okula gitmediğinde ve bunun bahane olduğunu anladığınız halde ona zorla içirdiğiniz portakal sularını ve onun “yeter yaa ben iyiyim, içmiceem” isyanlarını… Arkadaşlarıyla konsere gitmek için yalvarışlarını… İzin vermediğinizde isyan edip “yazıyorum bunları bi kenara, görürsünüz siz” tehditlerini… Ona kaş çatışlarınızı… Üzüldüğünde size sarılıp, ağlayışlarını… Sizi ne kadar sevdiğini… İstediği telefonu almanız için yaptığı şirinlikleri…

Gözleriniz dolar, karşınızda duran bu güzel genç kızın, sizin prensesiniz olduğunu bilerek gülümsersiniz. Son bir şey kalmıştır. Ona almış olduğunuz mezuniyet hediyesini uzatırsınız. Kutuyu heyecanla açar ve içinden çıkan pırlanta kolyeyi görünce kısa bir süre dili tutulur. Tam istediği gibi bir tek taş kolyedir bu. Boynunuza atlayıp, kocaman bir kucaklamayla size sarılır. Bu güzel mezuniyet için memnuniyeti yüzünden okunuyordur. Kolyesini takmanızı rica eder ve artık balo için hazırdır. Hayatta daha güzel anlar yaşamak için geleceğe umutla bakan gözlerle…

DİĞER YAZILAR

E-Ticaret Sitelerinde Güvenlik

Soru: Internette güvenlik nedir? Cevap: Internet üzerinden alışverişlerde güvenlik en önemli aşamadır. E-Ticaret’te alıcı, satıcıyı …

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.