Yüzük takma geleneği milattan öncelere dayanmaktadır. Eski bir inanışa göre bileğine, boynuna metal takmanın tüm kötülüklerden uzaklaştırmaktadır. Zamanla bu inanç, insanlarda güzelliğin simgesi haline geldi.
Alyans ise bir kişinin sözlü, nişanlı veya evli olmasının göstergesi haline gelmiştir. Dışarıdan baktığınız bir kişinin evli mi, nişanlı mı yoksa sözlü mü olduğunu kendisine sormadan, parmağına bakarak kestirebilirsiniz. Peki; takı ve yüzük geleneği nasıl başlamıştır, önemi nedir, yüzüğün anlamı nedir, biraz bunlara değinelim:
Bir inanışa göre, kadın ve erkek bir elmanın iki yarısı gibidir. Erkek ve kadının bir arada olması tam bir insanı yansıtır. Yüzüğün tarihsel gelişiminde, parmağa ip ve keten bağlama şeklinde çıktığı rivayetler arasındadır. Bu rivayete göre; erkekler, sahiplendikleri kadınların başka birisine kaçmasını önlemek için keten ya da sazdan örülmüş ip ya da deri kullanırmış. Erkek, bu ipi ilk olarak kadının ayaklarına ve ellerine bağlayıp kaçmasını engellermiş. Kaçmayacağını düşünmeye başladığı zaman, ilk olarak ayaklarındaki bağı çözermiş. Emin olunca da, ellerini çözüp sadece parmağına bağlarmış. Böylelikle örgülü ip parmağa geçince yüzük halini alırmış. Başka bir rivayete göre yüzük; Eski Mısır’a dayanan, yaklaşık 4800 yıllık bir geçmişe sahiptir. Eski Mısır’da, kenevir türü bitkilere yüzük şekli verilerek parmağa takılırmış. Bu takı, aynı zamanda eski toplumlarda büyük önemi olan güneşin ve ayın şekliydi ve bir olmanın sembolüydü. Romalılar, yüzük malzemesi olarak bitkilerin yerine güç ve kalıcılığın sembolü olan demiri kullanmaya başladılar. Bu aşamada yüzük, sadece kadınlar tarafından takılan ve bir anlamda kocalarının mülkiyetinin sembolü olan bir göstergeydi.
Hem Mısırlılar hem de Romalılar yüzüğü sol ellerinin dördüncü parmağına takıyorlardı. Bu parmaktan geçen bir damarın direk kalbe gittiği düşünülüyor ve kalıcı aşkın sembolü olduğu vurgulanıyordu. Daha sonraları yüzükler şekiller almaya başladı. Farklı şekillerdeki yüzükler, özellikle sultanlar ve şeyhler tarafından, bütün eşlerinin sadakatlerinin güvencesi olarak takılırdı. Bu dönemlerden sonra yüzüklerin ve üzerindeki taşların, özel güçleri olduğuna inanılmaya başlandı. Bu inanış Avrupa’ya da yayıldı. Sihir yapanlar çoğunlukla metal ve taşlı yüzükler kullanmaya başlamışlardır.
Yüzükler, daha sonraları altından yapılmaya başlandı. 860 yılında Papa Nikolas, evlilik ve nişanın belirtisi olarak altın yüzük kullanılması gerektiğini belirtti. Bu olay ile birlikte ilk olarak; nişan yüzüğü ile düğün yüzüğü bir birinden ayrılmış oluyordu. 8. yüzyıldan sonra, aşk ve bağlılığın üstün simgesi olan, paha biçilmez elmas yüzükler kullanılmaya başlandı. Aşk evrim geçirdikçe, yüzük ve pırlanta mücevherler de evrim geçirdi. Pırlantalı nişan yüzüğü verme geleneği, Avusturya Arşidükü Maksimillian tarafından 15. yüzyılda nişanlısı Mary’e verilen bir yüzük ile başlamıştır. 1477 yılında Avusturya Arşidük’ü Maximillian Mary’ye verdiği elmas nişan yüzüğü ile elmas da evlilik yüzüğünün bir parçası haline geldi. II. Dünya Savaşı sırasında, askere giden erkeklerin, eşlerini hatırlamak amacıyla takmalarıyla birlikte, ilk olarak erkekler tarafından da erkek yüzüğü kullanılmaya başlandı.
Yüzük kültürü daha çok Osmanlı ve Arap ülkelerinde yayılmaya başlamıştır. Altın işlemeciliği ve taşlarla süslemelere kadar gidilmiştir. Yüzük ve takı, erkeklerin ihtişamı ve kadınlarda da güzelliğin simgesi halini almıştır.
TEK TAŞ YÜZÜK MODELLERİNİ İNCELEMEK İÇİN TIKLAYINIZ…
İLGİLİ ARAMALAR: evlilik yz, nişan yüzüğünün anlamı, evlilik yüzügünün anlami, söz yüzüğünün anlamı, nişan yüzüğü anlamı, yüzük takmanın anlamı, evlilik yüzüğü anlamı, kaşıkçı elması değeri…
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR: