E-ticaret siteleri hakkında bilgilendirici ve özet bir yazıyla, karşınızdayız. Yüz yüze satıştan, interaktif pazarlara kadar değişen teknoloji hangi kilometre taşlarından sonra internet üzerinden satışı yarattı ve yaygınlaşarak günlük hayatımızı bu denli kolaylaştırdı?
Yüz Yüze…
İlk önceleri “yüz yüze” satış vardı. Sıcak satış diye de tabir edilen bu ikili iletişim, ticaretin bel kemiğiydi. Basitçe anlatırsak, mağazaya veya dükkâna gider, beğendiğiniz ürünü seçer ve satın alırdınız.
Telefonun Diğer Ucundayım…
Çok eskiden, giderdik ne alacaksak, mağazasını bulur alırdık. Bu adet zaman içerisinde yerini telefonla siparişe bıraktı. Mağazalar reklamlarında “bizi arayın, kapınıza kadar getirelim” diye duyurdu tüketiciye. Telefonla sipariş oldukça popülerdi. İstediğiniz ürünü katalogdan bakıp, firmayı arıyordunuz ve ürün hop kapınızda.
Kâbusa Dönüşen Tele-Marketing…
Telefonla pazarlama, Tele-Marketing böyle çıktı. Tüketicilerin telefonla sipariş verme alışkanlıkları, satıcıya yeni bir fikir verdi. Satıcı firma, ürünlerini tanıtmak ve satmak için rehberdeki bütün numaraları, çalışanlarına aratıyor sonra da telefonla insanlara ürünün reklamını yaptırıyordu. Özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde ki birçok firma, bu yöntemle ciddi paralar kazandı. Amerikan halkı onların hayatını kolaylaştıracak ve daha az enerji sarf etmelerini sağlayacak her şeyi hemen kabul edebiliyordu.
Bir süre sonra telefonla satışın dinamizmini gören diğer firmalarda bu yola başvurmaya başlayınca, tüketicilere gelen aramalar rahatsız edici oranda arttı. İnsanları hiç telefon beklemedikleri bir anda, hiç bilmedikleri bol rakamlı saçma bir numaradan ararlar ve hayatınız boyunca belki de hiç ihtiyacınız olmayan gereksiz ürünleri satmaya çalışırlar. İnsanlar artık yeni bir tost makinesi veya bıçak seti için günde onlarca defa aranıyordu. Tüketiciler, başlarını ağrıtan, sinir bozucu telefon aramalarından bıktılar ve eski alışkanlıklarına geri döndüler. Tele-Marketing dönemi kapanmış, mağazalar tekrar hareketlenmişti.
Internet…
Yüzyılın, belki de çağın icadı çıktı karşımıza ardından. Bugün hayatımızın önemli bir parçası olan “World Wide Web” yani internet! Dünyanın her tarafından milyarlarca insan, milyonlarca kanaldan bir araya geliyor ve birbiriyle bilgi paylaşıyor. Öyle ki öğrenmek sadece bir saniyelik bir işlem olabiliyor. Bugüne kadar işlenmiş, toplanmış ve sürekli güncellenen sonsuz bir bilgi deposu!
İnternet üzerinden ulaşılan içerikler arttıkça, kullanıcılar da gün geçtikçe artıyordu. İlk başlarda her yerde web’e katılmak mümkün değildi. Belli yerlerde internet alt yapısı vardı. Zaman içinde artı… Ev kullanıcıları, internet kafeler, şirketler derken bugün kullandığımız akıllı telefonlara kadar yaygınlaştı.
Artık her şeyi web üzerinden yapıyoruz. Her hangi bir şeyi bilmediğimizde, öğrenmek için Google veya diğer arama motorlarına yazarak, aratıyoruz. Video izleyeceğimizde veya müzik dinleyeceğimizde Youtube’u açıyoruz. Yolumuzu kaybettiğimizde bile haritalar ve yol tariflerine başvuruyoruz. Kısacası internet günlük yaşamda vazgeçilmezimiz.
E-Ticaret(Elektronik Ticaret)
İşte bütün bu kullanım alışkanlıkları firmalara ve bütün sektörlere mükemmel bir ticari alan yarattı. Bu alana, internet üzerinden satış ya da en yaygın adıyla “e-ticaret” deniyor. İnsanlar ilk olarak e-ticaret’i keşfettiğinde, ilk kez uçak gören aborjinler gibiydiler. Onları havalandıracak ileri bir satış ağıydı ancak ne olduğunu tam bilmedikleri için deneyimlemeye çekiniyor, korkuyorlardı. Internet üzerinden alışverişler kredi kartlarıyla yapılmaktaydı ve tüketiciler, herhangi bir dolandırıcılığa maruz kalmak istemiyorlardı. Bu konuda da çok haklılardı. Diğer taraftan, yeniliği seven müşteriler, güvenilir firmaların böyle bir olasılığa izin vermeyeceğini bilerek, internetten alışverişe başlamışlardı bile.
Ünlü ve bilinen markalar resmi e-ticaret siteleri üzerinden satışta daha avantajlıydı. Marka bilinirliği ve güçlü reklam stratejileriyle büyük bir kitleye kısa süre de ulaşmışlar, yatırımlarının hakkını almaya başlamışlardı. Bazı şirketlerde sadece internet üzerinden satış yapıyor, ufak bir ofis yeterli oluyor, mağaza tutma gereği bile görmüyorlardı. Hatta bireysel girişimciler, evlerinden bile internet üzerinden satış yapabiliyordu.
Kredi Kartı Bilgi Güvenliği!
E-Ticaret siteleri kişilerin bilgilerini korumak, ikinci ve üçüncü şahısların eline kredi kartı bilgileri geçmesin diye en ileri şifreleme teknikleriyle güvenliği arttırdılar. Satış sitelerinin “bilgileriniz güven altındadır” deme şekli SSL sertifikasıdır. SSL sertifikalı e-ticaret siteleri bilgilerinizi 128/256 bit veri kriptolamasıyla korumaktadır.
Bu kriptolama teknolojisi sayesinde e-ticaret sitelerinin satış oranları oldukça arttı. Zamanla önce Amerika ve Avrupa olmak üzere, ardından bütün dünya ülkeleri internetten ürün alımı yapmaya başladı.
Ürün Detaylarda Saklıdır!
E-Ticaret siteleri bu işten para kazanmaya başladıkça kendilerini geliştirdiler. Sattıkları ürünün fotoğraflarını, detaylı bilgilerini, videolarını, hatta model üzerinde nasıl durduğunu gösteren eklentilerle destekleyerek, sunumlarını daha anlaşılır hale getirdiler.
Ödeme seçenekleri arttıkça, kredi kartı olmayan kullanıcılar da internet üzerinden alışverişe başladılar. Birçok site havale ve kapıda ödeme seçeneklerini ekledi. Böylece kredi kartı bilgisi girmek istemeyen tüketiciler de internet alışverişine başladılar.
Bana Kaça Geldi Şimdi Bu?
Aldıkları ürünlerin bedeli dışında kargoya para vermek insanların memnuniyetsizliğine sebep oluyordu. Müşteri kaybettiğini fark eden e-ticaret siteleri, kargo firmalarıyla anlaşarak kargo ücretini kendileri karşılamaya başladılar. Bu da müşteriler için önemli bir avantajdı.
İndirim Yok mu?
Rekabet arttıkça, e-ticaret siteleri ön sıralara çıkmak için kampanya ve indirimlere başladılar. Sezonun belli zamanlarında yapılan indirimler, mağazalar göre daha avantajlıydı. Markalar; online alışveriş sitelerine trafiği yükseltmek için sadece e-ticaret sitelerine özel indirimli fiyatlar, hatta sadece internet sitelerine özel ürünler üreterek satışa sunmaya başladılar.