Cömert doğanın hazineleri, daima insanoğlunun en büyük tutkularından olmuştur. Elmas, yakut, safir, zümrüt ve benzer bu kıymetli madenler, işlenerek mücevher şeklini almaktadır.
Aralarında Dünya’nın en pahalı ve en değerli taşları arasında bulunan safirler, maviden siyaha geniş bir renk yelpazesi oluşturur. Safir mavinin en güzel tonlarında ve beyaz damarlıdır. Oldukça sert bir madendir. En değerli safirler Hindistan’da bulunmaktadır. Bilinen en büyük safir ise 563 karatlık; Hindistan Yıldızı’dır. Bugün New York’ta bulunan American Museum of Natural History(Doğal Tarih Müzesi)’nde teşhir edilmektedir. En ilginç türleriyse, ışığı yıldıza benzer yansıtan “Sirius yıldızlı safir” ve doğal gün ışığında mavi, yapay ışık altındaysa kırmızı görünen “aleksandrit safir” olarak bilinir.
Elmas ise en değerli sayılan mücevher taşıdır. Saf karbondan oluşan mineral olması, onu en sert madde kılmıştır. Elmasın en önemli özelliği, ışığı içinde kırma katsayısıdır. Aldığı ışığı, içinde en yüksek çarpımda kırarak, dışarıya çok daha fazlasını yansıtır. Bununda en muhteşem yolu, elması pırlanta şeklinde keserek eşsiz hale getirmekten geçmektedir.
Elmas, daima diğer taşlarından ayrılarak, ilk tercih haline gelmiştir. Elmasın en güzel sunum şekli de pırlanta şeklinde kesimidir. Evlilik teklifi denince de ilk akla gelen pırlanta tek taş yüzüklerdir. Galiba insanların kendileri için eşsiz olan aşklarını, pırlantayla bağdaştırmasının sebebi bu olmalı…
Safirin ve pırlanta, gece ile gündüze benzetilebilir. Elmasın gün ışığından aldığı güzelliği, safirin gecenin tonlarını, bünyesinde barındırması, eşsiz bir uyum oluşturmaktadır. Bu uyum, mücevherlere taşındığındaysa zarif bir günü üzerine giymişçesine büyüleyici olursunuz.
Bir Yorum
Pingback: Bazı renklerin anlamları kaldığımız yerden devam ediyoruz.